Kimi bilim adamı ruhun ağırlığını ölçtü, kimi ölmek üzere olan çiçekleri Viagra'yla diriltti, kimi kurbağanın havada asılı kalmasını sağladı. İşte bir demet tuhaf buluş...
Bilim adamlarının kimi buluşları önceleri çok komik ya da saçma gelse de, günün birinde hayatı değiştirecek kadar etkili olabiliyor. Independent gazetesi de birçoğu anlaşılamayan 'tuhaf' buluşları derledi:
Ruhun ağırlığı teorisi
Filozoflar uzun yıllarca eğer ruh varsa madde mi yoksa başka bir formda mı olacağını tartıştı. 1900'lerin başında Amerikalı bir doktor olan Duncan MacDougall tüberkülozlu hastalarını incelemeye alarak, onlar ölür ölmez ağırlıklarında bir değişme meydana gelip gelmediğini ölçtü. Sonuçta ölüm anında altı hastadan dördünün ağırlığının 21 gram azaldığı görüldü.
Bu buluşun zekice mi yoksa sadece tuhaf mı olduğu netlik kazanmadı ancak olağandışı önermelerin olağandışı kanıtları olması gerektiği mantığıyla ortada kaldı. Henüz deneyi modern imkânlarla tekrarlayan çıkmadı.
Çiçek bir hafta fazla yaşadı
Adı açıklanmayan bir bilim adamı, iktidarsızlık ilacı Viagra'yı çiçeklerde denedi. Viagra, peniste kan basıncını artırarak işe yaradığından ve çiçeklerde kan olmadığından bu deney anlamsız görünse de sonuç verdi. Ölmek üzere olan çiçekler dirilerek normal yaşamlarından bir hafta fazla yaşadı.
Sudan bilgisayarlar
1960'larda suda çözülen moleküllerin zamanla suyun yapısını değiştireceği fikri ortaya atıldı. Tuhaf olmasına rağmen deneyler bu fikri kanıtlıyordu. 1988'de Fransız bilim adamı Jacques Benveniste, suyun bu değişen yapıyı, içindeki moleküller seyreltildikten sonra bile 'hatırladığını' iddia etti. Bu iddianın doğruluğu halinde sudan bilgisayar hafızası yapılabilecekti. Ancak bu buluş da tekrar denenmeden bilim dünyasının 'tuhaf' rafına kalktı.
İneklerin ısınmaya katkısı!
Einstein her sabah çorap giyip her akşam çıkarmanın kendisine bir yaşam boyu yüzlerce saat kaybettireceğini hesaplayıp çorap giymekten vazgeçmişti. Tıpkı bu saçma görünen hesap gibi son yıllarda bilim adamları ineklerin çıkardığı metan gazı miktarını hesaplayarak küresel ısınmaya olan katkısını ölçüyor. Ancak sorun öyle ciddi ki, Avustralyalı uzmanlar ineklerin gaz çıkarmasını engellemek için genetik değişiklikler üzerinde çalışıyor.
Yıldırımı yakalamak
1752 yılında Fransız Thomas Francois D'Alibard, yıldırımı yakalayıp bir şişeye koymak üzere bir deney yaptı. Yardımcısı Coiffier'i fırtınalı bir günde üç boş şarap şişesiyle desteklenmiş bir tahtadan oluşan bir sandalyenin üzerine oturttu. Coiffier elinde 15 metrelik bir demir çubuk tutuyordu ve çubuğun alt ucu, alüminyum folyoyla sarılmış bir şişeye bağlıydı. Bu çılgın fikir işe yaradı, Coiffier hayatta kaldı ve Benjamin Franklin'in yıldırımın elektriğin bir formu olduğuna dair görüşü ilk kez kanıtlandı.
Bilinç genişletmek için
Eski Mısırlılar, kafataslarındaki basıncı serbest bırakmak için kafataslarına delik açarlardı. 1960'larda Joey Mellen ve Amanda Feilding, 'bilinçlerini genişletmek' amacıyla bu operasyonu gerçekleştirmeye karar verdi.
Ancak operasyonu uygulamayı kabul edecek doktor bulamayınca aynanın karşısına geçip, matkapla işlemi kendi kendilerine gerçekleştirdiler. Şaşırtıcı şekilde hayatta kaldılar, deneyimden sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini açıkladılar. İkili daha sonra evlendi, normal bir aile hayatı sürdü. Amanda Feilding, yaşadığı deneyimle ilgili 'Heartbeat' isimli bir film çekti.
Ve bir de değeri anlaşılan...
Britanya'daki Bristol Üniversitesi'nden Michael Berry, kurbağaların havada asılı kalmasını sağlayacak metot üzerindeki çalışmalarıyla Nobel ödülü almıştı. Fizikçiler bu çalışmayla asla dalga geçmedi, çünkü metodun amacı yerçekimsel ve manyetik güçleri dengeleyerek havada sabit durabilmeyi sağlamaktı. Daha sonra bu teoriyi kanıtlayan deneyler de yapıldı. Havada yavaşça dönerek aşağı inen kurbağaların fotoğrafları hâlâ bilim dünyasının en önemli ikonları arasında bulunuyor.
Bilim adamlarının kimi buluşları önceleri çok komik ya da saçma gelse de, günün birinde hayatı değiştirecek kadar etkili olabiliyor. Independent gazetesi de birçoğu anlaşılamayan 'tuhaf' buluşları derledi:
Ruhun ağırlığı teorisi
Filozoflar uzun yıllarca eğer ruh varsa madde mi yoksa başka bir formda mı olacağını tartıştı. 1900'lerin başında Amerikalı bir doktor olan Duncan MacDougall tüberkülozlu hastalarını incelemeye alarak, onlar ölür ölmez ağırlıklarında bir değişme meydana gelip gelmediğini ölçtü. Sonuçta ölüm anında altı hastadan dördünün ağırlığının 21 gram azaldığı görüldü.
Bu buluşun zekice mi yoksa sadece tuhaf mı olduğu netlik kazanmadı ancak olağandışı önermelerin olağandışı kanıtları olması gerektiği mantığıyla ortada kaldı. Henüz deneyi modern imkânlarla tekrarlayan çıkmadı.
Çiçek bir hafta fazla yaşadı
Adı açıklanmayan bir bilim adamı, iktidarsızlık ilacı Viagra'yı çiçeklerde denedi. Viagra, peniste kan basıncını artırarak işe yaradığından ve çiçeklerde kan olmadığından bu deney anlamsız görünse de sonuç verdi. Ölmek üzere olan çiçekler dirilerek normal yaşamlarından bir hafta fazla yaşadı.
Sudan bilgisayarlar
1960'larda suda çözülen moleküllerin zamanla suyun yapısını değiştireceği fikri ortaya atıldı. Tuhaf olmasına rağmen deneyler bu fikri kanıtlıyordu. 1988'de Fransız bilim adamı Jacques Benveniste, suyun bu değişen yapıyı, içindeki moleküller seyreltildikten sonra bile 'hatırladığını' iddia etti. Bu iddianın doğruluğu halinde sudan bilgisayar hafızası yapılabilecekti. Ancak bu buluş da tekrar denenmeden bilim dünyasının 'tuhaf' rafına kalktı.
İneklerin ısınmaya katkısı!
Einstein her sabah çorap giyip her akşam çıkarmanın kendisine bir yaşam boyu yüzlerce saat kaybettireceğini hesaplayıp çorap giymekten vazgeçmişti. Tıpkı bu saçma görünen hesap gibi son yıllarda bilim adamları ineklerin çıkardığı metan gazı miktarını hesaplayarak küresel ısınmaya olan katkısını ölçüyor. Ancak sorun öyle ciddi ki, Avustralyalı uzmanlar ineklerin gaz çıkarmasını engellemek için genetik değişiklikler üzerinde çalışıyor.
Yıldırımı yakalamak
1752 yılında Fransız Thomas Francois D'Alibard, yıldırımı yakalayıp bir şişeye koymak üzere bir deney yaptı. Yardımcısı Coiffier'i fırtınalı bir günde üç boş şarap şişesiyle desteklenmiş bir tahtadan oluşan bir sandalyenin üzerine oturttu. Coiffier elinde 15 metrelik bir demir çubuk tutuyordu ve çubuğun alt ucu, alüminyum folyoyla sarılmış bir şişeye bağlıydı. Bu çılgın fikir işe yaradı, Coiffier hayatta kaldı ve Benjamin Franklin'in yıldırımın elektriğin bir formu olduğuna dair görüşü ilk kez kanıtlandı.
Bilinç genişletmek için
Eski Mısırlılar, kafataslarındaki basıncı serbest bırakmak için kafataslarına delik açarlardı. 1960'larda Joey Mellen ve Amanda Feilding, 'bilinçlerini genişletmek' amacıyla bu operasyonu gerçekleştirmeye karar verdi.
Ancak operasyonu uygulamayı kabul edecek doktor bulamayınca aynanın karşısına geçip, matkapla işlemi kendi kendilerine gerçekleştirdiler. Şaşırtıcı şekilde hayatta kaldılar, deneyimden sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini açıkladılar. İkili daha sonra evlendi, normal bir aile hayatı sürdü. Amanda Feilding, yaşadığı deneyimle ilgili 'Heartbeat' isimli bir film çekti.
Ve bir de değeri anlaşılan...
Britanya'daki Bristol Üniversitesi'nden Michael Berry, kurbağaların havada asılı kalmasını sağlayacak metot üzerindeki çalışmalarıyla Nobel ödülü almıştı. Fizikçiler bu çalışmayla asla dalga geçmedi, çünkü metodun amacı yerçekimsel ve manyetik güçleri dengeleyerek havada sabit durabilmeyi sağlamaktı. Daha sonra bu teoriyi kanıtlayan deneyler de yapıldı. Havada yavaşça dönerek aşağı inen kurbağaların fotoğrafları hâlâ bilim dünyasının en önemli ikonları arasında bulunuyor.
Yorumlar