Türk Otomotiv Sanayisinin Gelişimi


Tofaş, Anadol, Zafer, Devrim… Türk otomotiv sektörünün tarihsel gelişimi içinde bugün güzel birer nostaljik hatıra olarak hafızalarımızda yer etmiş otomobiller, otomobillerimiz.
Türk otomotiv sanayisinde geçmişten bugüne neler oldu? Araba sevgisi oldukça fazla bir millet olarak kendi arabalarımızı üretmek konusunda girişimlerin fazlalaşması ümidi ile yazımıza başlıyoruz.


Cumhuriyet’ten Önce
  • 1888 yılında II. Abdülhamid'in Londra Elçiliği'ne verdiği emirle İskoç Robert Davidson tarafından imal edilen bir "elektrikli" araba sipariş ettiğine yönelik belgeler ve yazışmalar, Osmanlı arşivlerinde mevcut. Deniz yoluyla İstanbul’a getirilen aracı, dönemin Maliye Bakanı ilk kez kullanmış, rivayete göre II. Albülhamid ise Yıldız Sarayı’nda arabayı kullanmayı denerken kaza geçirmiş. 1905’te II. Albülhamid, Yıldız Hamidiye Camii çıkışında bombayla öldürülmeye çalışılınca trafiğe motorlu araçların girmesini kendi saltanatı boyunca (1909’a kadar) yasaklar.
  • Benzinle çalışan araba ilk kez İstanbul trafiğine, 1895 yılında Basra eşrafından ve Şura-yı Devlet, yani Danıştay üyesi olan Züheyrzâde Ahmet Paşa tarafından sokulur. Halkın bir kısmı otomobile hayranlıkla bakarken bir kısmı da tepki gösterir. Otomobili satan firma, Paşa’nın seyisine birkaç günlük sürücülük dersi verince seyis de böylece İstanbul’un ilk sivil şoförü olur.
  • Bir süre sonra diğer devlet adamları da otomobillere binmeye başlar. Sadrazam Mahmud Şevket Paşa (1913) ile Harbiye Nazırı Enver Paşa (1913) otomobilleri ile konuşulan isimler olur. O zamanlar Ford ve Renault modayken bu iki paşa Mercedes sahibi olmayı tercih ederler.
  • I. Dünya Savaşı’nda bir otomobil taburu kurulur, şoför eğitim kursu açılır, zırhlı otomobiller alınır.Türkiye’de ilk özel şoför okulunu açan kişi ise Fikret Tevfik Bey’dir. Fakat Mahmut Şevket Paşa’ya otomobilinde suikast yapılması ile motorlu araçlara karşı korku yeniden canlanır.
  • Mithat Paşa’nın kurduğu Teknik Okulları’nın bünyesinde bir fabrika açılır ve başarılı öğrenciler Avrupa’ya eğitime gönderilir. 1916’da Osmanlı Taşıma Araçları Şirketi kurulur.
  • İstanbul’da sivil kişilerin otomobil sahibi olması, Zaptiye Nezareti’nin özel iznine bağlanır. Otomobil sayısı arttıkça şoför ve teknik bakım eksikliği sorunları çıkar. İstanbul’a trafik düzenini getirmek isteyen Cemil Topuzlu, Galata Köprüsü’nün altında bir trafik idare merkezi kurar. Burada İstanbul’un ilk trafik görevlileri yetiştirilir. 1925 yılında da Karaköy’deki Domuz Sokağı’na ilk trafik ışıkları yerleştirilir.
Cumhuriyet’ten Sonra

  • 1929 yılında İstanbul Tophane’deki serbest bölgede Ford ile 25 yıllık üretim anlaşması yapıldı. Ortalama 450 çalışanın olduğu fabrikada kamyon ve otomobil üretimine başlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk otomobil fabrikasında üretilen araçların bir kısmı yurt dışına da ihraç ediliyordu.
  • 1929’da başlayan, başta ABD’yi ve Avrupa’yı, daha sonra da tüm dünyayı etkileyen Ekonomik Buhran (Ekonomik Kriz), 1930'lu yılarda Türkiye’yi de sarstı. Üretilen araçların çoğu, tarımda da kullanılıyordu. Bu yüzden başta tarım olmak üzere birçok sektör zarar gördü. Ford da fabrikasını 1934 yılında kapatmak zorunda kaldı.
  • II. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle 1954 yılında tarımda da kullanılması uygun olan Jeep modellerinin üretilmesi için Tuzla Jeep Fabrikası kuruldu. Fabrikada Türk Willys-Overland askeri cip ve kamyonetleri ile Büssing kamyonları üretildi.
  • 1955’te ticari kamyonet üretildi. Tamamı Türk olan kadrosu ile Federal Türk Kamyonları A.Ş., Çayırova'da Federal markası ile kamyon montajı ve imalatına başladı.
  • 1958 yılında İstanbul Şişli'de ilk Türk otomobili olan Nobel 200 modeli, Fuldamobil lisansı ile üretilmeye başlandı.
  • 1959 yılında Ford Motor Company ve Koç grubu girişimiyle Türkiye otomotiv fabrikalarının en önemlilerinden biri olan Otosan kuruldu.
  • Yine tamamı Türk olan kadrosu ile 1960 yılında Otosan fabrikasında günde 4 adet Ford Consul otomobil ve 8 adet Ford Thames kamyon üretimine başlandı. 1967 yılında ise hafif ticari araç olan Ford Transit üretimi yapıldı.
  • 1962 yılında otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet, traktör, pick-up ve REO marka askeri araçlarla şasi, radyatör ve benzin deposu gibi araç parçalarını üretecek olan Türk Otomotiv Endüstrileri A.Ş. kuruldu.
İlk Yerli Otomobil: Devrim

Türkiye’de yerli otomobillerin tarihine baktığımızda ilk örneğinin Devrim isimli otomobil olduğunu görüyoruz. Devrim, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in çabalarıyla Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası'nda, Türk mühendisler tarafından tasarlandı ve üretildi. Devrim, 29 Ekim 1961 yılında Cumhuriyet Bayramı törenlerine yetiştirilmek üzere 135 günde tamamlandı. Üretilen 4 adet otomobil için 3 farklı tipte 10 farklı motor imal edildi. Seçilen otomobil trenle Eskişehir’den Ankara’ya getirildi. Otomobilin yakıtı tören alanında hızlıca dolduruldu. Törende yakıt doldurulduktan sonra 100 metre gittikten sonra yakıtı bitti ve durdu. Yakıtın bitmesi konusu tam açıklanamadı ve halk büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Devrim otomobilleri yatırım da alamayınca seri üretime geçilemedi.
Zafer Kazanamayan Başka Bir Otomobil: Zafer
1960'ların ortalarına doğru Volvo ile ortak araç üretiminde bulunma çalışmaları yapıldı, fakat anlaşılamadı. Pes edilmedi ve 1968 yılında Triumph firmasının ortaklığı ile “Zafer” marka yerli otomobil üretme çalışmalarına başlandı. Fakat Zafer daha tanıtım aşamasındayken bazı kişiler ve çevreler Zafer’i istemedi, baskılara dayanılamadı ve arabanın üretimi durduruldu.
İlk Başarı Anadol’la Geldi

  • Türkiye’deki otomotiv sektörünün önemli isimlerinden Otosan, Vehbi Koç’un önerileriyle 1966’da İngiliz Reliant firmasına bir prototip yaptırdı. Adı bir yarışma sonucu Anadol olarak belirlenen aracın bütün parçalarını Ford temin ediyordu.
(Anadol, seri üretimle tüketiciye sunulan ilk yerli otomobil markamızdır. 1966 yılında Vehbi Koç tarafından kurulan Anadol Otomotiv, Koç Holding bünyesinde bir şirkettir. Otomobil ve kamyonet üreten şirket, 1984 yılında kapanmış olsa da Anadol arabalara olan ilgi hala sıcak. Özellikle koleksiyonerler Anadol’un izini köy ve kasabalarda sürüyor. Buldukları kenarda köşede kalmış kullanılmayan, belki de hurda Anadolları alıyorlar. Çünkü, bir döneme, tarihe, milli duygulara, Türk otomotiv sektörüne dair bilgileri temsil eden bu otomobiller çok değerli. 

Öncelikle tüm dünyada üretildikleri ülkeleri temsil eden Mercedes, BMW, Ferrari, Toyota gibi ünlü markaların çoğu tasarımcıları, teknik aksamları ve parçaları konusunda farklı ülkelerden ya da milletlerden destek alırlar. Yani otomotiv üretimi tümüyle milli bir olgu olarak görülmemelidir. Anadol’a gelince o da sanılanın aksine tamamen yerli bir zihniyetin üretimi olmamıştır. Örneğin ilk Anadol otomobilin tasarımını İngiliz bir otomobil tasarımcısı yapmıştır. Ayrıca şasi, motor ve şanzımanını da Ford fabrikası üretmiştir. Ancak Anadol, Türkiye’deki fabrikasında seri üretilen ilk Türk otomotiv markasıdır. 

Bugün modifiye modellerini de trafikte az da olsa görebildiğimiz Anadol, bir dönemin adeta simgesi gibi. Yerli otomobilin üretimi için Otosan Grubu tarafından karar alındıktan hemen sonra bugün bir dönemi temsil eden ve biraz içimizi burkan yeni markanın adının ne olacağı tartışmaları başladı. Vehbi Koç’un da öngörüsüyle bir isim yarışması yapıldı ve bu ilk yerli otomobile “Anadolu” kelimesinden türeyen “Anadol” adı verildi. 

Anadol markasının motoru Ford fabrikalarında üretilmiştir. Ford Cortina olarak bilinen otomobil modelinde de kullanılan 1200 cc’lik motorlar kullanılmıştır. 

Anadol A1, Anadol A2, Anadol A4, Anadol A5, Anadol A6, Anadol A8, Anadol P2 Kamyonet şeklinde modeller üretilmiştir.)
  • 1967 yılında kurulan Otomarsan, 1968 yılında İstanbul'da Mercedes O302 model otobüsler üretmeye başladı.
  • 1968’de Tofaş (Türk Otomobil Fabrikası Anonim Şirketi) kuruldu.
  • 1971’de Murat 124, Fiat lisansı ile üretilmeye başlandı.
  • 1969’da kurulan Oyak, Renault lisansıyla ilk modeli Renault 12’yi 1971’de üretti.
 
  • 1973 yılına gelindiğinde Türkiye'de üretilen ilk spor otomobil olan Anadol STC-16 da Otosan’la birlikte hayatımıza girdi.
  • 1985’te Otosan Ford Taunus modelini, Oyak Renault ise Renault 9 modelini üretmeye başladı.
  • 1987’de Türkiye’nin ilk hatchback modeli olan Renault 11 üretildi. İlk dizel motor ise Anadol pick-up’a takıldı.
  • 1989’da Renault 12 serisinin motor ve karoseri değiştirildi; araç Toros modeline dönüştürüldü. Toros’un üretimine 2000 yılına kadar devam edildi.
  • 90’lı yıllarda Renault 21’in üretimine başlandı. İlk yerli üretim Opel’ler ve Toyota Corolla’lar sokaklara çıktı.
  • 1993’te TOE ve 1995 yılında Genoto fabrikaları kapandı.
  • 1996’da klasik araba tutkunu Prof. Dr. Hasan Yurdakul, “Maral” marka klasik otomobillerin üretimine başladı. Maral otomobiller günümüzde de tamamen elle üretiliyor.
  • 1997 yılında Honda Civic ve Hyundai Accent üretimine başlandı.
  • 1999 yılında Fadıl Akgündüz'ün kurduğu JetPA şirketi tarafından, "İmza 700" adlı küçük yerli otomobilin prototipi lanse edildi. İngiliz bir firmaya 2 maket yaptırıldı. Tel örgülerle çevrilen büyük bir arazide inşaata başlandı, fakat birkaç bina ile sınırlı kalındı.
2000’lerde Türk Otomotiv Sektörü
  • Türkiye’nin 2. spor otomobili Etox üretildi. İlk üretilen Etox modelinin ismi ise Zafer. Yonca-Onuk Tersaneleri tarafından üretilen "Onuk Sazan" ve "Onuk S-56" adlı spor otomobillerle Etox, prototip aşamasında.
  • Çenberci Otomotiv, klasik tipteki el yapımı Diardi marka otomobilleri üretti.
  • 2007’de Gaziantep'te kurulan Müjdeci Kamyonet firması, Folkvan markalı kamyonetlerin üretim ve montajına başladı. Yine aynı yıl  Fatih Başoğlu, Şamil 1 ve 2 isimli otomobillerini tescil ettirdi.
  • 2009’da Türkiye'nin ilk 4×4 yerli cipi Türkar üretildi. Türkiye’de üretilen yerli arabalar arasında heyecan verici olanlardan biri.
    • 2010’da Fiat Doblo’nun üretimine başlandı.
    • 2012 yılında Etox sedan ve ticari araçlar, test aşamasında üretildi.  
    • 2015 yılında EVT S1 isimli spor otomobil üretildi.
    • 28 Mayıs 2015 tarihi itibariyle T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Saab 9-3'ün bütün haklarını satın aldı.




Yorumlar